19 Mayıs 2008 Pazartesi

19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı

"Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir. Ben milletimin en büyük ve ecdadımın en değerli mirası olan bağımsızlık aşkı ile dolu bir adamım. Çocukluğumdan bugüne kadar ailevî, hususî ve resmî hayatımın her safhasını yakından bilenler bu aşkım malumdur. Bence bir millete şerefin, haysiyetin, namusun ve insanlığın vücut ve beka bulabilmesi mutlaka o milletin özgürlük ve bağımsızlığına sahip olmasıyla kaimdir. Ben şahsen bu saydığım vasıflara, çok ehemmiyet veririm. Ve bu vasıfların kendimde mevcut olduğunu iddia edebilmek için milletimin de aynı vasıfları taşımasını esas şart bilirim. Ben yaşayabilmek için mutlaka bağımsız bir milletin evladı kalmalıyım. Bu sebeple milli bağımsızlık bence bir hayat meselesidir. Millet ve memleketin menfaatleri icap ettirirse, insanlığı teşkil eden milletlerden her biriyle medeniyet icabı olan dostluk ve siyaset münasebetlerini büyük bir hassasiyetle takdir ederim. Ancak, benim milletimi esir etmek isteyen herhangi bir milletin, bu arzusundan vazgeçinceye kadar, amansız düşmanıyım."
"Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir."
Mustafa Kemal ATATÜRK
19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun!

17 Mayıs 2008 Cumartesi

"Hükümetçilik" "Devletçilik"i Nasıl Öldürdü?

Piyasadaki bazı dergi ve kitaplarda iki resim arasındaki farkı bulun gibi akıl oyunları yeralır hepiniz mutlaka görmüşsünüzdür. Amaç insanların hem eğlenceli vakit geçirmesini sağlamak hem de beyin jimnastiği yapmalarına katkıda bulunmaktır elbet ama aşağıda görmenizi istediğim 2 resim ne eğlendirme amacı taşımakta ne de zihin egzersizi yapmanız için sayfada yerini almış bulunmakta. Bu, anneler gününde birkaç gazetenin ulusal bir markanın reklâmını kendi görüş çerçevesinden insanlara dayatma gerçeğidir:




“Sınavlar ülkesi”nde yaşıyoruz malum ve bendeniz yakamı bu sistemden ne kurtarabildim ne de kısır döngülü umut kapısına tek hamlede arkamı dönebildim. Haziran ayında bizleri bekleyen bir kpss sınavı var. Açılımı ÖSYM’ce Kamu Personeli Seçme Sınavı olarak belirlenmiş ama ben ve benim gibiler kayıtlara geçecek türden çeşitli açılımlar bulmaktayız emin olun.
Şu dönemde sınavın en çarpıcı konuları İnkılâp Tarih’inde yeralıyor bana göre. Dersin her ünitesinde yakın geçmişimize ve bugünümüze ve ne yazık ki (böyle giderse) yarınlarımıza hiç de yabancı olmayacak olayları tekrar ediyorum. Madde madde sizlerle de paylaşmak isterim:

** Osmanlı Devleti zamanında kurulan Düyun-u Umumiye”nin görevi Osmanlı’nın dış borçlarını denetlemekti. Bu kurum varlığı devam ettiği sürece Osmanlı’nın ekonomik ve mali yaşamında etkin bir rol oynamıştır. Peki, şu zamanın IMF’si de benzer bir tablo çizmekte değil midir zaten?

** Atatürk’ün ekonomik alanda yaptığı devrimlerin amacı yabancıların elindeki işletmelerin millileştirilmesiyken şuanda gerçekleşen özelleştirmeleri kısaca gözden geçirmekte fayda var sanırım:
Kuşadası Limanı İsrailli'nin, İzmir Limanı Hong Konglu'nun, İETT Garajı Dubailinin...
Petkim? Ermeni'nin, Rakı Amerikalı'nın, Türkcell’in yarısı Finli'nin Rus'un, araç muayene işi Alman'ın, Başak Sigorta Fransız'ın, Adabank Kuveytli'nin, Avea Lübnanlı'nın, Telsim İngiliz'in, Finansbank Yunanlı'nın... Oyakbank Hollandalı'nın. Denizbank Belçikalı'nın, Türkiye Finans Kuveytli'nin, TEB Fransız'ın, Cbank İsrailli'nin, MNG Bank Lübnanlı'nın, Alternatif Bank Yunanlı'nın, Dışbank Hollandalı'nın, Şekerbank Kazak'ın, Yapı Kredi'nin yarısı İtalyan'ın, , Beymen'in yarısı Amerikalı'nın, Enerjisa'nın yarısı Avusturyalı'nın, Garanti'nin yarısı Amerikalı'nın, Eczacıbaşı İlaç Çek'in, İzocam Fransız'ın, TGRT (Fox Tv adı altında) Amerikalı'nın, Demirdöküm Alman'ın, Döktaş Fransız'ın, Süper FM Kanadalı'nın…
Son olarak özelleşen Samsun ve Bandırma Limanları ve hisseleri satışa sunulan Telekom…
Madenlerimiz, topraklarımız…

** 17 Şubat 1923’te İzmir İktisat Kongresi’nde alınan bir kararla yabancı sermayeye tekel hakkı tanınmamış, tanınmış olanların bu hakları ellerinden alınmıştır. Günümüzdeki tekel örneklerini, yabancılaşan kurumlarımızla örneklendirmek hiç de zor değil…

** Aşar Vergisi’nin kaldırılmasıyla köylü üzerindeki verginin %40 azaltılması Cumhuriyet’in ilk yıllarında uygulanan politika iken şimdilerdeki hem vergi çeşitliliği hem de zam değirmeni uygulaması yokedilen çiftçilerimiz üzerine oynanan oyunların gerçekleşen bir hamlesi değil midir?

** Yabancı sermayenin ülkemize gelmesi için yapılan uygulamalar… İthal edilen malların gümrük vergilerindeki oynamalar… (Ki zamanında milli sermayenin büyümesi için her kurum pahallı da olsa yerli malı tüketimine yönlendirilmişken şuan ki durum tam tersi görüntü çizmekte.)

Cumhuriyet’in ilk yıllarında devletçiliğin tanımı: “Devletin ekonomide öncü ve yönlendirici olması, banka ve KİTler kurması, kamulaştırma adına çalışmalar yapması” iken günümüzde özelleştirme adı altında teslimiyetçi bir politika izlemesi, milli sermayesinin küçülmesine yol açacak bütün maddeleri uygulaması, kendi yatırımcısının önünü keserek yabancı sermayenin yerleşmesini sağlaması şeklinde tam aksi istikamette uygulanan hükümet politikasına dönüşmüştür.

Atatürk bir konuşmasında “Bugünkü savaşlarımızın gayesi tam bağımsızlıktır. Bağımsızlığımızın tamlığı ise ancak mali bağımsızlık ile mümkündür.” diyerek çalışmalarının çizgisini dile getirmiştir.

Böylesi açık ve net bir sözün getirisini yabancı ulusların alması ve Türk kimliği çatısı altında yaşayan bazı kesimlerin bu gidişata destek vermesi Türkiye’nin şuanki gerçeğini oluşturmakta…

Ve ben bu aşinalığın burukluğuyla devam etmekteyim çalışmaya… Kpss ve hayat için…