9 Aralık 2007 Pazar

Bilim adamı olmak...


Bilgiye ulaşmak günümüzde çok kolay çünkü çağın en büyük teknolojik yeniliği “İnternet” bütün yükümüzü azaltmakta. Buna rağmen bilgiye ulaştıktan sonra onun insan beyninde en mükemmel şekilde yoğrulup, yeni bilgilerle desteklenmesi ve insanlığa hizmet edecek biçimde aydınlatıcı bir özellik kazanması hala çok uzun bir süreç gerektirmekte. Bilim adamı ise tüm bu anlatılan işi meslek edinmiş; deneysel bilgiyi bizlere ulaştıran, toplumu bir adım öne taşıyan ve hayatını bu uğurda çok da yaşayamamış kişi tanımındadır.

Engin Arık da böyle bir bilim adamıydı. Tüm hayatını bilime adamış, öğrencilerine bilimin ışığında örnek olmuş ve yol göstermiş çok değerli bir profesör, aydın bir insandı. Yokluğunun sadece ülkemiz ve onun sevenleri için değil bilim adına da çok önemli bir kayıp olduğunu biliyoruz. Kasım ayının sonunda meydana gelen trajik uçak kazasında yitirdiğimiz onlarca insanımızdan birisiydi o da. Kazanın ardından yapılan açıklamaları ve yorumları, kara kutuların henüz açıklanmaması ışığında düşündükçe birtakım iddiaların da gerçek olma ihtimalinin belirmesi üzüntü ve dehşet verici. Engin Arık ülkemizin en önemli fizikçilerinden birisiydi ve bu konuda araştırmaları tüm Türkiye’de önemli incelemeler arasında gösteriliyordu. Ama en dikkat çekici nokta; ülkemizin dünyada en büyük toryum rezervlerine sahip olması (800 bin ton) ve kazada ölen Engin Arık’ın böylesi zengin kaynak için çok önemli bir projeye imza attığının bilinmesidir. Son günlerde basında yazılan komplo teorilerinden biri de bu önemli projeler yüzünden uçağın düşüşünün sabotaj olma ihtimalidir. Bu ihtimalin gerçek olma fikri bile korkunç ve sinir bozucu.

Ülkemizde son 15–20 yıldır nasıl ve neden öldürüldüğü belirlenemeyen, öldürenlerinin yakalanamadığı o kadar çok trajik olay yaşıyor ve bir o kadar değerli insanımızı, aydınımızı yitiriyoruz ki… Bu kazada da böyle bir sonucun çıkartılması şaşırtıcı gelmiyor aslına bakarsanız. Dikkati çeken bir diğer nokta da kara kutu incelemelerinin halen ülkemizde yapılamıyor olması. Bu teknoloji ne zaman gelir bilinmez ama yokluğunun da istismara neden olabileceği gün gibi ortada. Umarız Engin Arık böyle bir sabotaja kurban gitmemiş olsun yoksa yine bir kara leke daha kalacak hepimizin alnında…

Bilim ışığının bir daha sönmemesi dileğiyle…

Hiç yorum yok: