16 Aralık 2007 Pazar

Bir kez daha sobe :)


Efendim, bu hafta sevgili Sema nam-ı diğer Geveze kalem tarafından ikinci kez sobelenmiş bulunuyorum. Öncelikle şaşkınlığımı ve sonrasında yaşadıklarımı sizinle paylaşmak isterim.
Sevgili Mavi Mantar 'ın sobesi için hazırlıklarımı tamamlamış bloguma koymak için gün sayarken -bu arada kimleri sobelerim diye düşünüyordum-Geveze Kalem de karar kıldım, fakat bloguna girdiğimde zaten başkası tarafından sobelenmiş olduğunu gördüm : ) Yazısını okurken son cümlesine takıldı gözüm, zira aynı hafta içinde ikinci kere sobelendiğimi belirtiyordu bana. Hemen onu sobeleyenin adresine ulaşıp (kendimce) konunun farklı boyutlarını öğrenmeye çalıştım. İşte bu yazım sanırım yanlış adresten edindiğim bilginin ürünü : ) Yine hazırlanmış gün sayacaktım ki sevgili Sema her ihtimale karşı sobelendiğimi haber etmek için bana bir mesaj yazdı ve konuyu açıkladı. Sayamadım ama kaçıncı şaşırışımdır bu… Eyvah eyvah! Yazdıklarımla beklenilenler arasında en ufak bir benzerlik bile yoktu. Sevgili Sema konuyla ilgili o kadar güzel bir yazı hazırlamıştı ki sobesine layık olayım derken olayı unutup yanlış malzemelerle alakasız tarif hazırlamış acemi aşçı durumuna düşüvermiştim. Eğer kabul ederseniz acemi aşçı Aslı’nın belki ucundan da olsa tatmak isteyeceğiniz yemeği efendim : )

Ben küçükken; kâh elinde tarak aynanın karşısında şarkı söyleyen şarkıcı, kâh izlediği çizgi filmleri gerçek sanıp hayata geçirmeye çalışan hayalperest birisiydim. Hiç unutmam Tom ve Jerry çizgi filminde fare Jerry, Tom’un ateşini ölçerken ağzındaki derecenin altına çakmak tutup kırmızı ibrenin şişmesini sağlamıştı. Öyle mi öyle. Hemen ecza dolabından derece alınır ve çakmak çakılarak ibrenin şişmesi beklenir. O da ne? Yerde, eriyen camdan dökülen civalar, elinizde ucu erimiş bir derece mi var? Hiç panik yok… Yerdekiler toplanır, tekrar kutunun içine konur ve annenin sizi bulmaması için evin muhtelif köşelerinde sığınaklar araştırılmaya başlanır.

Aslında ben; “herkes” değilim, "insan” değilim, “bayan” değilim. Nesin peki diyorsanız alın işte… İnsan olan şunu yapar, herkes öyle yapıyor sen niye böylesin diye çekişirler ya… Yapmıyorum işte yapmıyorum çünkü ben insan değilim, herkes yapıyorsa ben farklı olayım yap-mı-yo-rum… Bayan değilim, baymıyorum ya; yoksa bayıyor muyum, neyse kısa keseyim…

İlk kopyam hangisiydi hatırlamıyorum ama kendimi bu konuda ilk rezil edişimi paylaşayım sizlerle. Küçük bir kâğıda çıkması muhtemel 5 sorunun formülünü nakış gibi işlemiştim. Minik ama muntazam harfli kâğıt, sınav günü iğnesi bile belli olmayacak şekilde eteğimin iç tarafına tutturulmuştu. Sınav kâğıtları dağıtıldı. Toplam 5 soru vardı ve 3 sorunun formülü eteğimin iç kısmında beni bekliyordu. Mutluluğumu anlatamam zira fizik sınavları birçok sözelci gibi benim de kâbusumdu. Sorun şu ki sınav esnasında silgiyi kullanmak bile öğretmenimizin dikkatini çekmeye yetiyordu, nasıl yapsam da eteğin ucunu çevirsem diye düşünürken kıvrak bir hareketle kopya kâğıdımla yüzyüze geldim. İyi de bu kopya kâğıdı neden amuda kalkmıştı, yazılar neden ters ters bakıyordu yüzüme :( sırası mıydı şimdi ya… İğneledikten sonra neden kontrol etmez ki insan…

En saçma huyum; saçmalayışım : )

Bence cep telefonu; mutasyona uğramış bir yaşam elemanı. Eskiden sadece“Alo” demek için kullanılırken şimdi o kadar çok kullanılma şekli var ki: “Çekiyorum gülümseyinnn”, “Şu şarkıyı hangi dosyaya yükledin canım?”, “2 dakika msn’ime bakabilir miyim”, “Hangi radyoyu açsam acaba?” Yahu biz eskiden nasıl yaşıyorduk cep telefonu olmadan…

Aşk bence; yaşanır, anlatılmaz…

Sevdiğim bloglar; keşfedebildiklerim tabiî ki… İçinde emek olan herşey güzeldir ve güzel olanı seviyorum ben…

Selencim, küçükken seninle sobe oyunu oynamış mıydık? Yahu içimiz dışımız çocukluk bizim : ) Bu sefer seni sobeliyorum canım…

17 yorum:

mavimantar dedi ki...

İnanılmazsın...:))
Ağzım kulaklarıma fiyonklanmış bir vaziyette okudum...
Yetmedi, bir daha, bir daha okudum...

O içindeki güzelim çocuk , hiç terketmesin seni...Sakın izin verme...

Kocaman, kocaman sevgiler sana...

Aslı dedi ki...

Tabirin müthiş, ben de ağzım kulaklarımda fiyonklanmış gibi gülüyorum sayende :))
O kadar güzel şeyler yazmışsın ki sizler gibi misafirlerim oldukça içimdeki çocuk daha çoook şımarır...
Benden de sana kocaman sevgiler Ayşegül'cüğüm, görüşmek dileğiyle...(Sen de benim gibi üç nokta kullanmasını çok seviyorsun sanırım :))

Geveze Kalem dedi ki...

Sevgili Aslı, neden bu sobeyi yazdığını anlayıncaya kadar canım çıktı.:) Eğer yine de yanlış anlamadıysam, sen yanlış sobeyi hazırladığını anlamışsın, öyle mi? :S (Ay ben ne diyorum?:))

Olsun, bu sobe de çok yakışmış sana.:)
Sevgiler...(üç nokta!;-))

Aslı dedi ki...

Sorma ya :) Seni sobelediğini düşündüğüm Sevinç adlı blog sahibinin sayfasına gittim ama sanırım Sevinçleri karıştırdım Karanlığı biraz aydınlatayım derken ortaya böyle bir sonuç çıktı umarım kabul edersin :))
En çok sevdiğim noktalama işareti bu üç nokta, içinde herşey var ne de olsa :)
Sevgilerimle...

mavimantar dedi ki...

:) :) :) ...

Anlaşıldı...Bu hafta senin için karıştırma haftası...Ebeler - sobelerden sonra , şimdide adım karışmış :D ...Valla ben Ayşegül değilim :D ...

Dediğin çok doğru , bu üç noktacık , içinde her şey olduğu gibi, çok da sevimli...

Aslı dedi ki...

Şimdi utandım bak :( bence haftanın gafıydı bu benimkisi... Kusura bakma valla şımarmak için fazla büyüdüm sanırım :) Asıl kaynağından bir gün öğrenmek isterim bazen isimle hitap etmek daha uygun geliyor bana, tekrar kusura bakma :)

mavimantar dedi ki...

Yok be Aslı, bu gaf değil,utanılacak bir şey hiç değil...Ben zaten sonrasında bir karışıklık olmasın diye söyledim...
Sevgiler...(burasıda msn'ye benzedi :D )

Aslı dedi ki...

:) Bazen böyle sakarlıklar çıkabiliyor elimden kusuruma bakmazsınız artık

Geveze Kalem dedi ki...

Benim de 'çorba'da tuzum olsun,(ortalık gerçekten çorbaya dönmüş:D), ben de mavimantar'ın ismini senden sonra Ayşegül zannedip, 'aa ne tesadüf olmuş, hem blogları mavi ile başlıyor, hem de ikisinin de adı Ayşegül,' diye düşünmüştüm.:))
Msn demişken, kaçırmayayım sohbeti dedim:D

Aslı dedi ki...

Hoşgeldinnn
Bana bırakırsanız bütün sanal alem görmeyeceğiniz kadar tesadüflerle dolup taşar aman ha :)

Unknown dedi ki...

Aslı'cımm,

çok incesin:) Bende senin bayramının şeker tadında ve tüm sevdiklerinle beraber geçmesini dilerim.
Sevgiler canım...

mavimantar dedi ki...

Sevgili Aslı, evet bu bayramı hiç sevmiyorum ama bu durum "tüm güzelliklerin sesin ve sevdiklerinin olması"nı dilememe engel teşkil etmiyor...

Bir kucak dolusu çiçek sana...:)

Aslı dedi ki...

İyi dilekleriniz için teşekkür ederim, daha nice güzelliklerde beraber oluruz umarım...
Sevgilerimle...

MorKoyun dedi ki...

Sevgili Asli,
Daha once de geldigimi ama zamansizliktan ates alip ciktigimi hatirliyorum, yazdiysam kusra bakma. Tanistigimiza memnun oldum:)
Iyi bayramlar, guzel dileklerin icin tesekkur ederim, gorusuruz:)

Ñé×ëÑ®§ dedi ki...

Bayramınız kutlu olsun Aslı... Bu bayramlar birbirimize selam ve esenlik dilemek için birer vesile.. Sevginin somutlaştığı bir hengame.. Dilerim Dünya böylesi hengamelerde düzen bulsun insanlar hep mutlu olsun..

Nice Bayramlara...

Selen dedi ki...

E şimdi senin bu sobe doğru sobe mi, yoksa beni kandırıyor musun? Birisi bu sobeyi anlatsın bana yazımı yazacağım canım... :))

Aslı dedi ki...

Aslında sobenin konusu karanlıktı ama sanırım ben karanlıkta yolumu şaşırdım :) Karanlıkla ilgili yazını bekliyoruz canım sobeee...